Sema mavi. Deniz zümrüt yeşili. Gökyüzü parçalı bulutlu. Hasat vakti gelmiş altın sarısı tarlalar ile birleşen yeşil kayın ormanları pitoresk bir kompozisyon oluşturuyor. Dar karayolu gün batımı renklerine bezenen ekinlerin arasından kıvrılarak tepeleri aşıyor. Öğle vakti. Hava sıcak. Kavuruyor. Bu doyumsuz manzarayı bir kez daha, ve bir daha fotograflamak için her 100-150 metrede bir duruyorum. Geniş açıyla, normal objektifle, farklı ayarlarla ard arda denklanşöre basıyorum. Ruhum aç. Her çiçeği, her rengi, her kıvrımı ihtirasla resmetmek istiyorum.
Zaman 27 Ağustos 2012. Japonya, Boso yarımadası diye bilinen bölge. Sarp dagları, Pasifik Okyanusu’na bakan kıyısı uzun geniş plajları ile meşhur. Başkent Tokyo’ya denizin altından geçen 10 kilometrelik Aqualine adlı bir tünelle bağlanmış. Ayrıca feribot da var. Körfezi dolaşarak gitmek de olası tabii. Japonlar bir de kaymak gibi otoyol yapmışlar, Tokyo’lular gelsin ve tüm bölgeyi sayfiye yeri yapsın diye.
Ama tüm bu yatırımlar istenen sonucu vermedi. Yarımada turizm potansiyeline erişemedi. Onca para harcanıp inşa…